5 Ocak 2016 Salı

AŞKA DÜŞ

AŞKA DÜŞ


Zühdünü ko, aşka düş ehl-i cenan etsin seni
Piyr-i aşka kulluk et canane can etsin seni

Bir zeman bülbül gib efganın ağdır göklere
Şol kadar kıl naleyi kim gülistan etsin seni

Ar u namusun bırak, şöhret kabasından soyun
Giy melamet hırkasın kim ol nihan etsin seni

Yüzünü yerler gibi ayaklar altında ko kim
Hak teala başlar üzre asüman etsin seni

Verme rahat nefsine daim gaza-yı ekber et
Ka'be-yi dil fetholup darül-eman etsin seni

Gel Niyazi'nin elinden bir kadeh nuş eyle kim
Mahvedip nam u nişanın bi-nişan etsin seni
Niyâzî-i Mısrî

Hakk ilmine bu âlem bir nüsha imiş ancak, Ol nüshada bu Âdem bir nokta imiş ancak


“Âdem” den murad Rasûlüllah sallallâhü aleyhi ve sellemdir. "Nokta"dan murâd Hakikatı Muhammediye'dir. Hakikatı Muhammediye, zâtı ilâhiye ayna olduğu gibi, Hakk’a ulaşmağa da vesiledir. Bu nokta, kâinatın her bir cüz'ünde
seyran eder. Yine bu nokta, kâinatın her bir cüz'ünün varlık sebebidir. Allah Teâlâ'yı zikrederek bu noktaya yani Hakikatı Muhammediye'ye vâsıl olan kimse, Allah Teâlâ'ya vâsıl olmuş demektir. Ona itaat eden Allah Teâlâ'ya itaat etmiş olur. Şânı yüce olan Allah Teâlâ şöyle buyurur:



Hakk ilmine bu âlem bir nüsha imiş ancak,
Ol nüshada bu Âdem bir nokta imiş ancak.
Ol noktanın içinde gizli nice bin deryâ,
Bu âlem o deryâdan bir katre imiş ancak.
Âdemliğini her kim bulduysa odur Âdem,
Yoksa görünen sûret bir gölge imiş ancak.
Bu zevki yeler herkes bulmaz veli her nâkes
Eren anâ Âdemde bir fırka imiş ancak.
Kim ol deme buldu yol vasl oldu Niyâzî ol,
Nâcî denilen fırka bu zümre imiş ancak.

Hakk ilmine bu âlem bir nüsha imiş ancak,
Ol nüshada bu Âdem bir nokta imiş ancak.

Hakk ilmine bu âlem bir sayfa imiş ancak,
Ol nüshada bu Âdem bir nokta imiş ancak.


“Âdem” den murad Rasûlüllah sallallâhü aleyhi ve sellemdir. "Nokta"dan murâd Hakikatı Muhammediye'dir. Hakikatı Muhammediye, zâtı ilâhiye ayna olduğu gibi, Hakk’a ulaşmağa da vesiledir. Bu nokta, kâinatın her bir cüz'ünde
seyran eder. Yine bu nokta, kâinatın her bir cüz'ünün varlık sebebidir. Allah Teâlâ'yı zikrederek bu noktaya yani Hakikatı Muhammediye'ye vâsıl olan kimse, Allah Teâlâ'ya vâsıl olmuş demektir. Ona itaat eden Allah Teâlâ'ya itaat etmiş olur. Şânı yüce olan Allah Teâlâ şöyle buyurur:

“O'na yedi gök ve yer ve onlarda olanlar tesbihte bulunurlar ve hiçbir şey yoktur ki, illâ O'na hamd ile tesbihte bulunur. Fakat siz onların tesbihlerini anlayamazsınız. Şüphe yok ki, O halîmdir, gafûrdur. Anlayamazsınız.” İsra, 44

“Her kim Rasûle itaat ederse muhakkak Allah Teâlâ'ya itaat etmiş olur. Ve her kim yüz çevirirse (aldırma), çünkü seni onların üzerine muhafız göndermedik.” Nisa 80

Basiret sahiplerinin beyânlarına göre, bu nokta, gerek ulvî ve gerekse süflî bütün âlemleri doldurmuştur. Evvel, ahir, zahir ve batın ondan ibarettir.

Ol noktanın içinde gizli nice bin deryâ,
Bu âlem o deryâdan bir katre imiş ancak.

Ol noktanın içinde gizli nice bin deryâ,
Bu âlem o deryâdan bir damla imiş ancak.

Marifet babının ilerisini heves
Ve bâdesinin remzi daim sana pes

"Bil ki tüm semavi kitapların esrarı Kur´ânı Kerim'de toplanmıştır, Kur´ânı Kerim'in tüm esrarı Fatiha'dadır, Fatiha'nın tüm esrarı Besmelededir, Besmelenin tüm esrarı 'B ب' harfindedir, ' ب ' harfinin tüm esrarı da onun altındaki noktadadır."
Daha sonra şöyle buyurdu : " 'B ب ' harfinin altındaki nokta benim. "  yani bu nokta remiz tarikı ile irad etmekten muradı budur ki; Cümle eşyanın hakîkati bir cevherden olmuştur. O cevher benim demektir. Kur´ânı Kerim yirmi sekiz harftir. Hepsinin aslı bir eliftir. Elifin aslı noktadır. O
nokta bu kesret yok iken var idi. İmdi vücudun olmadan, kaşın ve gözün ve cümle azan yok iken bir nokta idin. O nokta misali olan nokta zahir olmak istedi. Şehvet olup ana rahmine düştü. Gelip zahir oldu. Kadd’in elif gibi müstakim olup, elif oldun.
Başın o noktai Hakîkat oldu. Vücudun 'B ب oldu. Diğer azalar baştanbaşa bir harf oldu. Şimdi baştan ayağa Allah Teâlâ kelâmına sen agâh ol ki,  besmelenin sırrı senin vücudunda oldu. Yanisen seni bilmek, sana yeter demek olur. Bütün eşyanın evveli insandırVücudu harf mesabesindedir. Harflerin evveli ise eliftir.Elifin evveli noktadır. O nokta Kur´ânı Kerim’in başındaki besmelenin altında bulunur. Hz. Ali kerremallâhü veche “O nokta benim” der. Yani eşyanın aslı benim demek olur.Eğer Seni dahi bildin ve bilirsen, hakikatten agâh olursun.
Zât diye Hazreti Hakk’ın varlığına derler. Yani vücuduna derler. Bütün âlem onun zatından ibarettir. O zâttan zuhûra gelmiş ve O’na dönecektir.

Âdemliğini her kim bulduysa odur Âdem,
Yoksa görünen sûret bir gölge imiş ancak.

Âdemliğini her kim bulduysa odur Âdem,
Yoksa görünen sûret bir gölge imiş ancak.

Dervişin biri demiş ki, ben Şeyhimle yüzbin âlem gezdim, herbiri bu âlem kadar büyüktü. Doğru demiştir, zira Âdemliğini herkim bildi ise işte Âdem odur. Yoksa Âdem suretinde olup ta içi hayvan olursa o insan bir gölge gibidir. Aynı bir adam güneşe karşı durursa gölgesi yere düşer ve nasıl bir insan olduğu gölgesinden belli olur, tanınır.

Bu zevki yeler herkes bulmaz veli her nâkes
Eren anâ Âdemde bir fırka imiş ancak.

Veli! Her alçak bu zevki istese de bulmaz
Eren anâ Âdemde bir fırka imiş ancak.

Hakikate ancak hakikate ulaşmış bir Veli kul ile ulaşılır. O yüzden dikkat etmek gerek her ben veliyim diyen doğru yola götürmez. Ancak tevhit irfaniyetinde bu alemin özünün teklikten başka bir şey olmadığını yine tevhit irfaniyeti ile zevk edenler kurtuluşa ereceklerdir. Çünkü tekliğe ulaşan kişilere hesapta yoktur. Hesap varlığını yok edemeyenedir.

Kim ol deme buldu yol vasl oldu Niyâzî ol,
Nâcî denilen fırka bu zümre imiş ancak.

Niyâzî kim onu buldu deme vaslat yol oldu,
Nâcî denilen fırka bu cemaat imiş ancak.

Kim ki tevhit irfaniyetine kavuşur ise peygamber efendimizin (s.a.s) hadisi şerifinde bahsettiği kurtuluşa eren fırkadan olur. Çünkü bu aşk fırkasıdır ki kurtuluş ancak aşk ile olur. Kim aşk eri olursa o hakta fena bulur ve onun varlığı ile alemde varlık bulur böylece kurtuluşa erer. Allah (c.c) cümlemizi bu fırkaya katılanlardan eylesin


Tabii ki Allah (c.c) her şeyin en iyisini bilendir.

BULAN ÖZÜNÜ

BULAN ÖZÜNÜ

Bulan özünü gören yüzünü
Bir yüzü dahi görmek dilemez
Vuslatta olan hayrette kalan
Aklın diremez kendin bulamaz
Her şam u seher odlara yanar
Her benzi solar ağlar gülemez
Aşık olagör sadık olagör
Cehd eylemeyen menzil alamaz
Meftun olalı mecnun olalı
Bu Mısri dahi akla gelemez
 
Niyâzî-i Mısrî

Bulan özünü, gören yüzünü, Bir yüzü dahi görmek dilemez



Bulan özünü, gören yüzünü,
Bir yüzü dahi görmek dilemez.

Bulan özünü, gören yüzünü,
Bir yüzü dahi görmek dilemez.

Kendi özünün hak olduğunu gören kişi hakkın yüzünü görmüş olur ve bu hakikate varan bütün alemde de o yüzü seyir eder. Çünkü hakkın vechinden başka bir vech yoktur. Ancak ikilikte olanlar esmaları görürüler.Yoksa müsemmaya nazar eden esma bilmez.

Cümle esmadan müsemma görünür
Bu Niyaziden de Allah (c.c) görünür.


Vuslatta olan, hayrette kalan,
Aklın diremez, kendin bulamaz.

Vuslatta olan, hayrette kalan,
Aklın diremez, kendin bulamaz.

Vuslat hak ile bir olma durumudur. Bu hal gerçekleştiğinde kişi hayret makamına erişir ki burada akıl mat olmuştur. Çünkü akıl dünyevi şeylere bağlıdır. Halbuki Ahadiyet makamı tamamen Vahdet deryasıdır. Oraya akıl ile değil aşk ile gidilir. Aşk bedene hakim olunca akıl orayı terk eder. Zahiri aşkta da kul artık aklı ile değil hissi duyguları ile davranır.

Her şâm u seher odlara yanar,
Hem benzi solar ağlar gülemez.

Her akşam ve sabah ateşlere yanar,
Hem benzi solar ağlar gülemez.

Aşkın oduna yanan kullar her an onun ile olma isteği ile onu yad eder ve gözlerinden kanlı yaşlar dökerler. Artık dünya onlara zevk vermez. Artık ne yemek ne içmek ona bir zevk vermez. O hakkın vechini görme derdi ile dertlenmiştir.

Âşık olagör, sâdık olagör,
Cehd eylemeyen menzil alamaz.

Âşık olagör, sâdık olagör,
Gayret eylemeyen yol alamaz.

Aşık olmak istersen sadık olmak istersen gayret et. Çünkü ben aşığım demek kolay değildir. Bu yolda çok diken, taş vardır. Bunları göze almak gerekir.

Meftûn olalı, mecnûn olalı,
Bu Mısrî dahi akla gelemez.

Âşık olalı, mecnûn olalı,
Bu Mısrî dahi akla gelemez.

Kul aşık olduğu zaman aklı artık o bedende hüküm sahibi değildir. Çünkü akıl hakikati idrak etmez. Yalnız aşk hakikati ve hakkı idrak eder. Aşık olan kişinin adı dahi silinir ortada sadece aşk kalır.
Aşk olsun hu.